26 Temmuz 2012 Perşembe

Alışkanlık falan..

Bir insana alışmak çok ince bir çizgi. Anlamıyorsun bile ne ara, nasıl alıştığını. Bazen de tam alıştığını sanıyorsun, sonra bir bakıyorsun ki yok ııh henüz değil. Alışmaktan kastım, rahat etmek onlayken, konuşacak birşey bulmakta zorlanmamak, her ağzından çıkana, her yaptığın harekete fazla kafa yormamak, arkadaş olmak sevgililiğin yanında, en önemlisi de yanındayken hissettiğin tatlı paniklerin, heyecanların yerini huzura, mutluluğa, biraz da gevşekliğe bırakması.
Alışmanın bazen çok tatlı bazen de kötü yanları olabiliyor. Önce kötü yanlarından başlayayım; ilk zamanlarda parmakların kopana kadar mesajlaşmak için elinden düşürmediğin telefon artık yanında sakin sakin durmaya başlıyor. Çok özenle seçtiğin kelimelerini artık o kadar da ince eleyip sık dokumuyorsun. Başlarda herkesten gizlemenin verdiği heyecan, artık herkesin bilmesiyle sona eriyor. İlk elele tutuşma, ilk öpüşme, ilk seni seviyorum'un flashback'leri o kadar sık gelmiyor. 
Tatlı yanları ise şöyle ki; bir ilişkinin başında hissettiğin mide krampları, kalp çarpıntıları azalıyor ama tam sen de artık bunlardan biraz yorulmuşken. Oh be diyorsun, onları da yaşadım, şimdi en güzel, huzurlu, tadını keyifle çıkarabileceğimiz zamanlara geldim. Yine buluşmadan önce güzelleşiyorsun, ama ilk buluşmalarda kırk tane kıyafet denerken, artık biraz daha rahat davranabiliyorsun, bir giydiğini ikinci kez giyerken çok takılmıyorsun. Karşındaki insanı artık biraz daha tanıdığın için kavrıyorsun neden o hareketi yaptığını, ya da neden o sözü söylediğini. Anlamlandırabiliyorsun, üstünde fazla durmuyorsun ufak şeylerin. İlk başlarda beraberken sadece flörtöz konuşmalar yaparken artık daha ciddi, daha uzun muhabbetler yapabiliyor, aralarına da flörtü katıyorsun. Plan yapıyorsun, şunu yapalım, buraya gidelim diyorsun, biz demeye başlıyorsun. Hayatındaki ufacık değişikliği, olayı hemen onunla paylaşmak istiyorsun, aslında işin özeti sevgili-arkadaş oluyorsun.
İlişkilerin en başları tabii ki çok güzel, çok heyecanlı ama sanırım ben part 2'yi daha çok seviyorum. Yeter ki bu part mümkün olduğunca uzun sürsün, hatta mümkünse hiç bitmesin.

2 yorum:

  1. Önce arkadas sonra sevgili olup ortaya karışım yaratanlarda yok değil :)

    YanıtlaSil
  2. evet bak o en güzeli bence :)

    YanıtlaSil