27 Haziran 2012 Çarşamba

Home Exchange

Bu Home Exchange nasıl güzel bir sistemdir ya.. Hani dünyanın bir ucundan biriyle evinizi değiş tokuş yapmak. Siz onun evinde kalırken, o da sizin evinizde kalıyor. Biraz sitede dolaşıyorum da muhteşem evler var;




Örneğin soldaki Arjantin'den.


Sonra soldaki muhteşem ev Güney Afrika Cape Town'dan.












Sağdaki ise Costa Rica'dan.









Yalnız benim anlamadığım, bu evlerin sahipleri İstanbul'a tatile gelmek istediklerinde, bizim dar, küçük camlı, bahçesiz ve terassız evlerimizle yetiniyorlar mı? Üstüne para falan da istemeden bu muhteşem evlerini bizimkilerle takas yapıyorlar mı yani? Yoksa bir denge unsuru aranıyor mu? Ama aransa da bunlara denk gelebilecek evler anca Boğaz'daki yalılar olabilir ki, onlardan da kaç tanesinin sahibi böyle bir exchange olayına girer ki? Malum bizim zenginler otel severler..Neyse, bilmiyorum ama günün birinde daha güzel bir evim olursa bu sistemi kesinlikle denemek istiyorum.

* Fotoğraflar evdegistokusu.com sitesinden alınmıştır.

Hayatımdan bir kare


Yukarıdaki resmin benzer versiyonlarını ben de çoğu zaman evimde verdiğimden çok hoşuma gitti.

Şarap, yemek, kedi, dağınık topuz, çıplak ayaklar, bir de sanki kitap okuyormuş gibi duruyor ama okumuyor, ben yine de hayali bir kitap da katıyorum bu kareye :)

26 Haziran 2012 Salı

Yımırtam taze olsun..


Saray'ın ilk bakışta güzel görünen ama aslında çok fakir ve yavan olan kahvaltısını geliştirme çabalarım sürüyor. Senelerin Saray'ı madem ki kahvaltısını geliştirmeyi bu kadar zamandır düşünmemiş, o zaman yardım eli uzatmak lazım diyerek yumurta ile işe başladım.
Yumurtayla ilgili en önemli kural: Yumurta sadece haşlanmış veya yağda yapılmaz. Kahvaltı tabağında yumurta veriyorsan önce nasıl istediğimi sorarsın, direk fazla haşlanmaktan sarısı yeşile kaymış yumurtayı önüme getirmessin. Her neyse, nitekim bir kaç gidiş sonrası bir scrambled eggs isteyemesem de en azından rafadan veya kayısı isteğimi belirttiğimde yumurtam önüme doğru şekilde geliyor..
Bir sonraki adımım domates ve salatalıkların zeytinyağı, kırmızı biber ve kekik üçlüsüne bulanmış şekilde gelmeleri yönünde atılacak. Sonra peynirler ve ekmek çeşitlerine de el atmayı düşünüyorum ama bakalım, ufak ufak..

If Jonathan goes to shopping..!


Sabahın 6'sında bu martı beni çok güldürdü. Ciddi ciddi tencereleri tavaları inceliyordu bir mağazanın önünde.
Sanırım aklından şöyle birşeyler geçiyordu, "hmm düdüklüyü alsam belki biraz maliyetli olur ama uzun süre dayanır, şu tavalar da paslanmaz çelik galiba.." Bilemiyorum ama güne gülerek başlamamı sağladığı kesin. : )